İnsancıklar

Fyodor Dostoyevski’nin ilk kitabı olan “insancıklar” kitabı yazarın yaşadığı döneme ve Rusya’daki halkın sefil yaşamına ışık tutuyor. Dünya klasiği olan kitap, içerdiği konu ve kişilerin iç dünyalarının yansıtılması açısından çok başarılıdır. Yazar, bir erkek bir bayan iki kişinin karşılıklı mektuplaşmaları ile insanların psikolojilerini, etraflarında gelişen olayları, fakirliği ve hatta sefaleti kelimelerle gözler önüne serebilmiştir.

Peki yazarın bu kitabında bizi ne bekliyor? yokluğun insanı hangi psikolojiye sokabileceğini, insanın yaşadığı yeri ve imkanları beğenmese bile şükredebileceğini, zor durumuna rağmen elindekini paylaşabileceğini ve umudun her zaman var olduğunu yazar kitabında çok güzel bir şekilde aktarmış. Yazar hayata ve insana dokunabilmiş ve böylece kitap dünya klasikleri arasındaki yerini almıştır.

Kitap çevirisi hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Yabancı yazarların kitaplarının çevirisinin önemli olduğunu, yazarın anlattığı konunun ve verdiği duyguların kaybolmaması için kitabı iyi bir çevirisinden okumanın gerekli olduğunu düşünüyorum. Klasik olmuş kitapların bir çok farklı çevirmen tarafından hazırlanmış ve farklı kitapevlerinden çıkmış baskıları bulunmaktadır. Ben şahsen Sabri Gürses’in çevirisini yaptığı ve Can yayınlarından çıkan baskıyı okuduğum için bu kitap hakkındaki düşüncem oldukça olumlu. Kitap gayet akıcı bir şekilde ilerliyor.

Kitabın kısaca künyesi;

Yazar: Fyodor Dostoyevski

Çevirmen: Sabri Gürses

Sayfa sayısı: 184 sayfa

Can yayınevinden çıkmış olan kitabın arkasında yer alan tanıtım yazısı aşağıdaki gibidir;

Fyodor Dostoyevski’nin henüz yirmi beş yaşındayken yayımlanan ilk romanı İnsancıklar, Petersburg’da geçer ve kâtip Makar Devuşkin ile Varvara Alekseyevna’nın birbirlerine yazdığı mektuplardan oluşur. Yoksulluğun pençesinde çırpınan ve bu nedenle toplum içinde hor görülen bu iki insanın arasında gelişen aşk ve o aşkın önüne çıkan engeller, okurda derin etkiler bırakagelmiştir.

Rus modernizminin öncüleri arasında sayılan İnsancıklar, Dostoyevski’ nin erken dönem kitaplarında ele aldığı dünyayı ve insanları da barındırıyor. Yayımlandığında büyük heyecan yaratan ve, “Yeni Gogol geldi!” dedirten roman, Dostoyevski’nin yapıtı için mükemmel bir giriş sunuyor. 

Yorum bırakın

WordPress.com'da Blog Oluşturun.

Yukarı ↑

WordPress.com ile böyle bir site tasarlayın
Başlayın